Okumadan Geçme

Facebook

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Yaşlılık ve Gitmek

Uzun zamandır bekleyen bir yazıydı.

Bu fotoğrafta sizler mutlu, gülümseyen birini görüyorsunuz. Çok da güzel gülümsemiş. Normalde hiç böyle gülemezdi fotoğraflarda. En mal halleriyle çıkardı. Benim gördüğüm ise 4 yıl öncesinde kalmış güzel zamanlardan, güzel hayalleri olan biri bu fotoğraftaki. Fotoğrafa baktıkça o gülüşün sonrasında yaşadıklarımı düşünerek yaşlandığımı düşünüyorum. Belki hala öyle gülebiliyorum. Ama aklımda bin türlü şeyle değildi o gülümseme. Şimdi bu gülüşün ardından bir süre sonra kafama takılan o kadar çok şey var ki. Kimisi de yalandan şimdilerde bu gülümsemelerin.

Yaşlılık. Herkes için değişen bir kavram. Kimi yaşı vardır ama genç hisseder. Kimi daha 20'lerinde yaşlandığını düşünür. Ben de 20'lerinde yaşlanmış hissedenlerdenim. Bunun için çok nedenim var. Ruhen çok fazla yıpranmış ve yaşlanmış hissediyorum kendimi. Yaşadıklarım; bir anda oğul iken baba yerine geçmeme sebep oldu. Bu bile tek başına yeterli ruhun yaşlanmasına. Babamı kaybettiğime, onu bir daha göremeyeceğime mi üzüleyim, annemin yaşadıklarını düşünüp ona mı üzüleyim, kardeşlerim için mi üzüleyim bilemiyorum bazen. Kardeşlerimin geleceğinin yükünün üzerimde olmasından dolayı üzerimdeki yükü taşıyabilecek miyim diye kendi kendime sürekli hesaplaşmamla mı uğraşayım. Gördüğüm rüyaların etkisiyle özlediklerimle mi meşgul edeyim beynimi.

Yaşlandığımı hissetmeme sebep olan şeylerden birisi:
Okulun kantininde oturacak boş yer bulamamak. Yanına oturacak bir arkadaş dahi bulamamak çoğu zaman. O kadar eskidik şu kodumun okulunda da işte.

Gitmek istiyorum uzun zamandır. 3 yıldır.
Into The Wild'da Christopher McCandless ailesi yüzünden bırakıp gitmişti ya herşeyi ardında bırakıp. Ben ailem için gitmiyorum, gidemiyorum. Onlara karşı olan sorumluluklarım beni engelleyen. O sorumlulukları da yerine getireceğim inancım pek yok ya. Yine de bırakıp gitmek tamamen yüz üstü bırakmak çok ağır bir karar olur. Hem kendim hem onlar için. Gidemeyişimin bir işe yaraması için bişeyler yapmam lazım sorumluluklarımı yerine getirebilmem için. Ama onu da yapacak gücü bulamıyorum kendimde. İnancak bişey kalmamış gibi sanki hayatta. Bazen saçma salak hayaller ve umutlar giriyor hayatıma. Uçuveriyorlar sonra hiç olmamış gibi. Ruhumu yükseklere çıkartıp aşağıya bırakıyorlar. Eskisinden de beter oluyor herşey. Biliyorum, istesem, uğraşsam, inansam yapamayacağım şey yok. Ama istemek ve inanmak için; kendimi inandırabileceğim, bekleyebileceğim, güvenebileceğim birşey bulamıyorum. Kırılgan hayallermiş hep hayal ettiklerim. Her zaman en zoru istedim. Ama hiç birinde başaramadım. Yine başaramayacağım. Başarmayı hakettim mi? Bence hayır. Ama çabalamıştım. Çok daha az hakedip benden çok daha fazla şeye sahip olan bir çok insan tanıyorum.

Herşeye rağmen gidersem bir gün, geri dönebilir miyim bilmiyorum. Geri dönersem çok rahatlamış olurum gibi geliyor. Ama geri gelmeyi ister miyim onu da bilmiyorum tam olarak. Gitmek için olan hayalimde, başıboşluk, biraz huzur, biraz eğlence, biraz gamsızlık istiyorum. Sıkılmamak istiyorum. Ve yavaş yavaş ölmek istiyorum. Uyurken ya da kanserden ölmektense belki bi sokak çocuğunun bıçağıyla ölmek, belki mafyadan bir adamın kurşunuyla ölmek, belki de sokaklarda açlıktan yavaş yavaş ölmek.

Bu hayallerin bazıları belki şu andaki hayatımda da var ama. Çok farklı koşullarda o hayalle.

Eğer hayal kuruyorsanız önce inanın.İnanmadıktan sonra ne peşinden gidebiliyorsunuz, ne de gerçek oluyor. İnanmak da yetmiyor tabi bazen. Sadece sizin çabalarınızla gerçekleşecek hayaller olmuyorlar bazıları çünkü. İçinde başkaları da oluyor. Biraz şans da lazım tabi.

Ya da... Boşverin. Kurmayın hayal mayal. Bi boka yaramıyolar işte.

8 yorum:

ÇitLemBik dedi ki...

yüzyüze hiç tanışmadığım ve belkide tanışamayacağım bi insanı böyle sevmemiştim hiç daha önce. esprisinede olsa çoğu zaman sana "bi biz zekiyiz lan" diyorumya, aslında bu konuda şuan samimiyim. istersen eğer, çok şey başarabileceğine inanıyorum. istediğinde çok süper bi baba! olabilirsin hasan. sadece kafandan başaramayacağın düşüncesini çıkarman gerekiyor. annen, kardeşlerin ve çevrendeki bir çok insanın sana inandığına eminim, ne kadar önemi var bilmiyorum ama ben de sana inananlar arasındayım. fakat önemli olan senin kendine inanman. defalarca konuştuğumuz şeyleri yazdığımın farkındayım. bunları söylemiş olmak için söylemediğimi bilmeni istiyorum sadece. sen gerçekten güçlüsün ve, hani üstümde bir yük var diyorsunya, o yükün altından kalkamayacak bir yapıda olsan o yük sana verilmezdi bunu unutma.. yanlış şeyler yapmandan ve inandığın doğrulardan sapmandan ciddi manada endişe etsem de dediğim gibi gerçekten çok zeki ve çok akıllı olduğunu biliyorum. birşeyleri kafana takmamanı ve içindeki gücün farkına varmanı istiyorum. benzer sorunları seninki kadar olmasada bende yaşıyorum ve seni anlayabiliyorum. mutsuz olmanı istemiyorum. bu yorumu da yayınlama istersen ama lütfen kendine inan, kendine güven. uzun yazdım kafanı şişirdiysem kusura bakma :)

Leah dedi ki...

Ben mi yanlış anladım aynı okulda mı okuyoruz? :)
Boşversene, ben kantine bile gitmiyorum. Tek amacım derse girip çıkmak. Ders bittiği an uçarak durağa gidiyorum. Sen yurttasın galiba, en azından etrafında birileri vardır. Ben yalnız yaşıyorum ve gerçekten çoğu zaman kendi iç sesimden sıkıldığım zamanlar oluyo. Akıl sağlığımdan bile şüphe ettiğim oluyo bazen. Bizim okuldaki çoğu insan 5 para etmez zaten. Nasılsından çok senin gpa kaç abi diye soran insanlardan ne beklersin ki zaten.
Bence iyi bi tatile ihtiyacın var senin. Biraz uzaklaşmaya belki de. Ama gitmeye, terk etmeye değil.

ilnevyA dedi ki...

Yok Boğaziçi'nde değilim. Malesef mi desem iyi ki mi desem bilemiyorum. :) Erciyes'i 6 senede bitirmeyi beceremeyen ben Boğaziçi'nde nolurdum bilmiyorum. Kayseri'ye geldiğim ilk sene yurtta kalmıştım. 5 yıldır evde kalıyorum. Duvarlar üstüme üstüme geliyor artık. Sıkıştırıyorlar sanki 4 yandan. Ah o ganocular, notçu pezevenk arkadaşımsılar. İşi olmadan selam vermeyen götlekler.

Gitmek konusunda ise farklı bir karar aldım. Ne gitmek ne terk etmek. Tam olarak belirtmek istediğin şey olcak sanırım. Biraz uzaklaşmak. Benim de önceki gece aklıma yattı bu fikir. Yapabilmeliyim bunu kendim için. Yoksa kimseye hayrım dokunmıcak.

Adsız dedi ki...

ilnevya, yaşadığın şeyler, yazdıkların, anlattıkların o kadar tanıdık ki..
aylardır içimde devamlı bir sıkıntı var, o sıkıntıyı yaratan bir sürü bileşen var ama hepsini teker teker bulup da çıkaramıyordum öylesine birbirlerine girmişlerdi.
yazını okuduktan sonra birkaç tanesini izole etmeyi başardım. hoş başardın da ne oldu, aynı şekilde huzursuz etmeye devam ediyorlar..
sana hiçbir şey söyleyemem şöyle yap böyle yap rahatlarsın diyemem, sanırım kimse de diyemez. bir şeyleri düzeltecek ya da daha kötüleştirecek olan tek şey zaman. bazen /gerçekten inanıyorum buna/ her şeyi daha iyi hale getirmek için, kabullenmediğimizde ya da düzeltmeye çalıştıkça daha kötü oluyor, çırpındıkça batmak gibi.
okumak uğruna geldiğim bu şehri aylarca kabullenmedim, benimsemedim, yatay geçiş yapıcam nasılsa dedim, olmadı seneye tekrar öss ye girerim dedim, asla burda durmam dedim.
almanyaya gitmeye kalktım amerikaya gitmeye kalktım.
okulu bırakmaya kalktım.
ama yok sonuçta hiçbirini yapamadım. artık yavaş yavaş kabullendiğimi hissediyorum ve sanırım üzerimden büyük bir yük kalkıyor.
off çok konuştum tutamadım çenemi :)
aslında sadece sana sabır dilemek istemiştim. umarım, inşallah herşey bir an önce düzelir ve bütün hayallerine kavuşursun.

ilnevyA dedi ki...

Ben kabullenemiyorum da işte. Üstümden yük kalkmasından geçtim, her gün daha da ağırlaşıyo üzerimdeki yük. Eziliyorum.

Unknown dedi ki...

Öncelikle başınız sağolsun,bunun nasıl bir tesadüf olduğunu bilmiyorum fakat bilgisayarı kapatmadan evvel ekşi sözlüğe son bir göz atayım dedim ve blogunuza verilen linki gördüm,aa ne hakkında yazmış acep derken...

15imdeydim ben,şimdi 23 yaşındayım ve benim için en önemli şey baba olmak.Ne kariyer,ne kadınlar,ne okul..önemsiz geliyor hepsi-ki wow'un ek paketini almaya pijamayla koşturduğumu bilirim-Tıpkı sizin gibi yaşlandığımı hissediyorum,sanırım bu bizleri yüzmeyi öğrenmemiz için denize fırlattıklarından dolayı böyle.Bazen vatanseverliğim tutuyor,ülkemdeki bazı şeyleri değiştiricem diyorum,fakat sonra diyorum lan oğlum çek git,eşşek gibi çalış bol para kazan güçlü ol,o sadece çıkarları için selam veren,tv'den öğrendikleri(!) kültürle hayatı yaşayan o yapmacık insanları ez geç.Sonra ailemi düşünüyorum,onların bana ihtiyaçları var,benim de onlara ihtiyacım var,bırakmak zor geliyor.Hayatın anlamını sorguluyorum,din giriyor işin içine.Kıssadan hisse sürekli bir çatışma söz konusu,oku atan da ben,elmayı kafasının üstünde tutan da ben.Önemsemek isteyen de,bunu yapması gerektiğini bilen de ben,önem vermemeye devam eden de.

Bunları yazmamın sebebi yalnız olmadığınızı,yaşadıklarınızın ve hissettiklerinizin tamamı olmasa bile bir çoğunu aynen yaşamakta olduğumu belirtmek.Fiyatı uygun bi tur bulup 3-5 gün bile olsa tatile çıkmanızı öneririm,püfür püfür rüzgar eserken yumuşacık yatakta uyanmak cidden ama cidden tüm dertleri unutturuyor-en azından bir süreliğine-Düşünmek için kafanızı arındırır,bazen dram'dan zevk alıyoruz,dozajı konusunda dikkatli olmak gerekli.

Saygılarımla.

ilnevyA dedi ki...

Biraz kötü bir tesadüf olmuş. Hissettiklerinizi bu şekilde yeniden hissetmenize vesile olduğum için özür dilerim.

Benim yazmamış olduğum yazdıklarınız da var. Onları da hissediyorum tabi ki çokça. Özellikle 2. paragrafta yazdıklarınız. O kadar çok ikilem yaşıyorum ki. Bazen bişeyler yapmak için umut geliyor, sonra kötü olmak geçiyor içimden, sonra da her zaman olduğu gibi hiçbişey yapmıyorum. Güç bulamıyorum hiç birşeyden.

Bir gün uzun uzun dertleşmeyi isterdim. Çok teşekkür ederim okuduğunuz ve yazdığınız için. Tatil konusunda ise daha farklı bir düşüncem var. Onu yapabilmem gerekli kendim için. Umarım başarabilirim.

Tekrar teşekkürler, saygılarımla.

Adsız dedi ki...

bazen dışardan bakabilmek gerek. düşündükçe büyüyen ve ağırlaşan bi durum seninki. sanırım ihtiyacın olan adım adım gitmek ve olmuş şeyleri kabullenip devam edebilmek. bazı şeylerin üzüntüsü ilk günkü gibi kalıp hiç değişmecek olsada daha keyifli anlar yaşadıkça iyi hissedeceğine inanıyorum. bence ufak kaçışlar süper fikir ayrıca sevdiğin aktivitelere daha fazla zaman ayırarak kendini daha iyi hissedebilirsin;)