Okumadan Geçme

Facebook

mizah etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mizah etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Ekim 2010 Pazartesi

Bir Şortun Önemi


Bu kez kemere ihtiyaç duyulmayan bir problemdi şortun başına gelen. Arka taraf(kıç tarafı) yırtıldı. Buna karşı çözümüm de gecikmedi. Aynı renkte bir başka şortu(kısa deniz şortu) içine giydim. 1 hafta boyunca bu yırtık şortla bu şekilde çalıştım. 1 insanoğlu bile farkına varmadı şortun yırtık olduğunun. 3'lemeyi tamamladım artık şortlarla ilgili bir problem yaşamak istemiyorum. Zaten daha ne yaşayabilirim ki?

He bu arada şortun düğmesi hala dikili değil, kemerle idare ediyorum.Düğme cepte duruyor, sıkıldıkça elime alıp oynuyorum.

Bir İğnenin Önemi

Bir Naylonun Önemi

9 Eylül 2010 Perşembe

Bir Naylonun Önemi


Bir İğnenin Önemi'nden sonra 2. şort kazası bu. Bu kez önem kazanan naylon oldu. Çalışırken taşıyor olduğum 120 adet 330'luk kutu kolaları(hepsini aynı anda tek seferde) yere indirirken kopan şortun düğmesi, beni çarşının orta yerinde elim belimde bir halde çalışmaya zorladı. Tabi daha öncesinde ben şortun düğmesini zorladım ki koptu. Depoya geldiğimde kola paletlerinin etrafını saran naylonlardan kemer yaparak, iğneden sonra bir naylonun da önemini kavramış bulundum. Karpuz kabuğundan gemiler yapmama az kaldı. Hazır olun.

Bu arada bu şort o önceki şort değil. Yani sorun şortta değil iplerde. İp dayanmıyor belime. Neyse belime kuvvet.. Bir sonraki düğme kopuşunda nasıl bir çözümle gelicem görelim bakalım.

8 Ağustos 2010 Pazar

Bir İğnenin Önemi


Göztepe'de biletix gişesine giderken, düğmesi kopan şortumun bana bir iğnenin gerekliliğini öğretmesi. Bir iğne bulamamanın hüznü. Elim belimde o kadar yolda yürüdüm. Sonunda YKM mağazasına rastladım. Tişörtlerin içinde küçük çengelli iğneler olur. Onlardan bir tanesini çaldım. Tuvalete gidip tutturdum. Nefes alıp verirken karnın azcık oynaması o ufacık dandik iğnenin yerinden çıkmasına sebep oldu. Tam 6 kez tuvalete gittim, çıktı taktım. (İçinde olduğum durum bana komik gelmiş olacak ki sırıta sırıta dolanıyordum AVM'nin içinde. Elim belimde her an düşebilecek bir şort.) Sonra nefes almama pahasına yoluma devam ettim. Bir başka mağazada kemer baktım. En ucuzundan bi tane(bu kez çalmadım) aldım. Rahata erdim. Daha sonra büyük bir çengelli iğne bularak İğne-Kemer kombinasyonunu tamamladım sonsuz rahata eriştim.

23 Şubat 2010 Salı

Karadenİz'den İncİler


Karadeniz'in doğal mizahisi üzerine.. Önce kendi yaşadığım birkaç şeyden bahsedicem Trabzon'lu olarak. Eğlenceli bir yazı çıkarabilirim umarım.

- Üniversitedeki ilk senemizde yurttan çıkmışız 3 Trabzonlu arkadaş okula gidicez. Gelen ilk otobüse binmişiz sanki tüm otobüsler fakülteye gidiyomuş gibi. Ulan bi tanemiz bakmaz mı bu otobüs nere gidiy diye. Bakmamışız işte. Zaten bu olayı ancak 3 Trabzon'lu bir arada yaşayabilirdi.

- Yine üniversite yılları. 2 ya da 3. sınıftayız. Saat gecenin 5'i filan. Hava aydınlanmak üzere. Ertesi gün sınavım vardı ki ben ders çalışmaya niyetlenmişim bu saatlerde. Almışım kağıdı kalemi notlarımı. Balkonda ders çalışıcam. Taner geldi sordu "napıyon hayret ders çalışcan he. İyi de niye burda çalışıyosun" dedi. Ben de hem ders çalışır hem de güneşin doğuşunu izlerim bi yandan canım sıkılmaz dedim. Haa iyiymiş dedi. Güneş nerden doğuyo dedi. Bilmem şurdan bi yerlerden doğar heralde dedim. Buna çok benzer bir hikayeyi Volkan Konak bir konserinde anlatıyor. En sonda video olarak koyacağım.

- Bu daha çok tembelliğime örnek bir olay aslında ama. Araya sıkıştırayım. Yurttayız üniversitenin ilk senesi. İki Trabzon'lu bir odayı paylaşıyoruz yine. İkimizde yatağa yatmışız. Işık açık. Emrah'a "kapat la şu ışığı" dedim. Üşendi "sen kapat" dedi. Ben de üşendim tabi. Dur dedim Musti'yi arayalım çağıralım gelince kapattırırız. Aradım Musti'yi uyuyomuş uşak. Uykulu ve anlaşılmaza yakın ses tonuyla "noldu olm" dedi. "Az bizim odaya gelsene" dedim. Geldi, yine "noldu" dedi. "Şu ışığı kapatsana la" dedim. "Hay sokayım size" dedi ve ışığı kapatıp gitti sağolsun.

- Bu da Emrah'ın bizzat yaşadığı olay. Trabzon'da köylerindeyken rahmetli dedesiyle oturuyorlarmış. İkindi ezanı okunmaya başlamış. Dedesi hayırdır daha bi saat var ikindiye demiş. Aradan 5 dakika geçmiş ve cami imamı bir anons yapmış. :
"Sayın cemaat kusura bakmayin, ezani bi saat erken okuduk. Bi yanlışluk oldi. Nemazlarınızı kılmayin."

- Bir keresinde bir arkadaşıma bir konserden şarkı dinletecektim(O da Trabzon'lu bir arkadaşımdı tabi). Aradım kendisini. Şarkının sonuna kadar dinlettim (sanıyorum). Akşam oldu eve geldim. Msn'de sordum nasıl geliyodu ses diye. Ne sesi dedi. Şarkı için aradım ya seni dedim. Yoo dedi ben o hattımı kaybetmiştim kimi aradın sen? Hattı telesekreter mesajına ayarlıymış. Ben de telesekretere bırakmışım o sesleri. Daha sonradan buldu hattını, dinledi. Mesaj yerine ulaştı geç de olsa. :)

Aklıma gelenler bunlar. Aslında çok daha fazla şey var ama. Aklıma geldikçe birikince 2. bir yazı yazarım kendi yaşadıklarımdan.

Bir tane de Oflu Ali'den.

- Ofsporun bütçesi 1 trilyona ulaşmış. Başkana sormuş nasıl yaptınız diye bi adam. Başkanın cevabı: "maçlara giriş bedava. maç biterken kapıları kitliyoruz. çıkış 30 lira".

Ve bu da Volkan Konak'ın bir konserinde anlattıkları.