
Sonra bu hormona takınca kafayı aklıma geldi.
Peki günümüzün hormonu ne? Bence internet. İnternetin hormon etkisi nerde peki? İnternet sayesinde artık herkes her istediği bilgiye kolayca ulaşabiliyor malum. Yaşı 13-15 olan çocuklar, eskiden 20 küsür yaşlardakilerin sahip olduğu bilgilere sahip olabiliyorlar. Mesela eskiden ulaşılması zor olan şeylere ulaşmak artık çok kolay. Benim küçüklüğümde de internet bu kadar yaygın olmuş olsaydı, belki ben Kazım Koyuncu'yla çok daha erken tanışacaktım. Radyoda arada bir denk gelip de kim bunu söyleyen diye düşünüp durmayacaktım 2 sene boyunca.
İnternet; daha küçük yaşlarda olanların zihinsel olarak daha hızlı olgunlaşmalarını, gelişmelerini sağlayabiliyor yani bir nevi. Gördüğüm örnekleri mevcut; yazdıklarını, düşüncelerini gördüğüm kişilerin yaşlarını öğrendiğimde şaşırdığım çok oldu. Tabi tam tersi etki yaptığı da oluyor. 20 küsür yaşında adamların ergen vari davranışlarda bulunduklarını da görmüyor değiliz Ekşi Sözlük, Facebook gibi ortamlarda.

Bu durumun şöyle de bir sonucu var: İnternet sayesinde bazı şeylerle erken yaşlarda karşılaşan insanlar, bazı hisleri, olması gerekenden daha erken yaşta tadıyorlar. Bu da keşfedilecek şeyleri bir yandan hızlandırırken, diğer yandan azaltıyor. Yaş ilerledikçe memnuniyetsizlik durumu çıkıyor ortaya. Daha 20'li yaşlara gelmemiş olan insanlar her şeyden memnuniyetsiz hale geliyor, ergenlik bunalımlarından bağımsız. Halbuki hayatın her döneminde keşfedilecek, öğrenilecek o kadar çok şey var ki.
Bu biraz da şunun gibi: Ufakken mahallede dönem dönem popüler olan oyunlar olurdu. Bazen günde 4-5 maç yapardık 1-2 ay boyunca. Sonra bi anda taso çılgınlığı başlardı 2-3 ay sadece onunla geçerdi günler. Sonra mile oyunu gelir tasoyu yerinden ederdi. Derken boncuk tabancalarıyla "Kurtlar Vadisi" ruhunu yaşardık, Kurtlar Vadisi'nden habersiz. Sonra filmi başa sarar yeniden futbola dönerdik. Bu döngü hep böyle devam ederdi. Bizim çocukluğumuz hep sokakta geçmişti. Ateri oynardık arada bir annemiz izin verdiğince evde. Ama sokaktan vazgeçmezdik hiç. Şimdiki çocuklar gibi evde bilgisayar başında oyun oynayarak, internette takılarak geçirmedik ya çocukluğumuzu biz. Çocukken her duyduğumuz müziği dinlerdik nerdeyse. Bu kadar çok seçeneğimiz yoktu. Şimdi 13-14 yaşında metalci! kesilemiyorduk. 20'li yaşlara doğru fırsatımız oldu yeni müzikleri keşfetmemiz için. Her yeni tarzda farklı bir heyecanla ve keyifle dinlerdik keşfettiğimizi. Tam ortada geçiş dönemini yaşayan nesildik yani biz. Ne şimdi 30'lu yaşlardakiler gibi yaşadık 25 yaşına gelene kadar, ne de şimdi 10 küsürlü yaşlarda olanların yaşadıkları gibi yaşadık o yaşları.
Bugün yapıp yediğim menemenin tadı hormonlu domatesler sayesinde pek de lezzetli değildi. Bilmem anlatabildim mi? Dışarıya çıkın çocuklar.