Okumadan Geçme

Facebook

30 Haziran 2011 Perşembe

Yol Hikayeleri #7

Şimdiye kadar hep bi' eğlence vardı yol hikayelerimde. Bu kez öyle değil. Hikaye filan da yok yani. Öncekiler de yaşanmışlardı ama onların bir mizahi yanı da vardı. Bu kez farklı.

Seneler boyunca Kayseri'den Düzce'ye uzanan son yolculuğun hayalini; "İçim çok rahat bir şekilde, son kez bincem o servise ve otogardan otobüse. En rahat yolculuğum olacak." şeklinde kurmuştum. Ama öyle olmadı. Tam tersi oldu hatta. En zor yolculuktu dün gerçekleşen. İçim çok rahat yapacağımı düşlediğim yolculukta, hiç rahat değildi içim. En sıkıntılı olanıydı. Gözüm arkada kalarak olandı bir nevi.

Gelecekle alakalı kurduğun düşlerin gerçekleşme zamanı geldiğinde; hiç aklının ucundan geçmeyen şeyler oluyor ya işte . Hayatın ne kadar garip olduğunun göstergesi.

24 Haziran 2011 Cuma

Bitt-i

Önce;


3 ders sınavları;

Sonra;



Yöneylem-1 CC, Yöneylem-2 BB. Transkriptime bakan maşallah yöneylem'i iyi der. Okulun son iki gününde yöneylem öğrendim. İnanması güç ama bitti galiba. 20 günlük staj haricinde. O da takılmalık. Daha detaylı bir analiz de yapcam 7 seneyle alakalı. Ama şu tabloyu görmek hayaldi. Gerçek oldu diye bitirmedim dikkat ettiyseniz. Neyse işte, bir devir daha kapandı. Selametle.

17 Haziran 2011 Cuma

Ya Aptal'ız Ya Abdal

Kısaca seçimler sonrasından bir izlenim; Ülkenin %50'lik kısmının içindeki bir kısım, diğer %50'lik kısma aptal derken, bu %50'lik kısım koyunku kuzulu muhabbetler yaparken; ülkenin %26'sının oyunu almış olan parti başkanı kendilerini başarılı olarak görüyor. Önündeki partinin oylarını sen almışsındır, o partinin oyları azalırken senin oyların artmıştır. Bu durumda "başarılıyım" dersin hadi. Muhalefette olmana rağmen iktidardaki parti oylarını artırmışken ve başka bir alternatifin yokken "başarılıyız" diyerek sen de kendi %26'lık seçmenini aptal yerine koyuyorsun bir nevi. O aldığın oyları da alternatifsizlikten alıyosun zaten. Milletvekili sayısını artırmışmış. Bak Allah'ın işine!

Ya aptalız, ya abdal. Orta yolu yok mu bunun?

14 Haziran 2011 Salı

His Teri - Ne Ararsan Var

Mühendislik fakültesinin bahçesinde oturuyoruz. 3 farklı bölümde okuyan 8-10 kişiyiz. Gelip gidenler de oluyor ara sıra. Herkes bitirme durumunda-telaşında finallerin açıklanmasını bekliyor. Finallerin açıklanması için son gün artık. Herkeste bir heyecan ve gerginlik var. Umut var.

Muhabbet keyifli aslında. Ama kimse rahat değil işte. Gülüyoruz eğleniyoruz bir yandan. Bir yandan açıklanması beklenen finallerin gerginliği var. Diğer yandan artık 6-7. senesine gelmiş olan herkesin bitirip gidesi var. Başka bir yandan da ne kadar sevilmese de bu şehir hepimiz tarafından, alışmışlığımız var. Şehre olmasa da birbirimize alışmışız. Senelerdir hayalini kurduğumuz bitirip de gidelim artık düşüncesi bitirme durumuna gelince garip bir hisse bürünüyor. Sevinsek mi, üzülsek mi bilemiyoruz. Aslında hem seviniyor, hem üzülüyoruz içten içe. Gözlerimiz gülüyor "bitiyo lan bitiyo sonunda, yeni bi' hayata başlıyoruz artık" diyoruz ama. İçten içe de şu düşünce geliyor akla: "İyiydik lan böyle, alışmıştık bu hayata, öğrencilik güzeldi, dostluklar güzeldi, şimdi bitirip gidince napıcaz ki?". The Shawshank Redemption'da Brooks'un "hapishaneden çıkmak istemeyişi" gibi bir şey belki. Belki de Gemide'deki Kamil'in "dışarda bir hiç" olduğunu düşünmesi gibi.

Bilgisayardan not sistemine girilip çıkılıyor 2 dakikada bir. Açıklanan her notta değişen bir kaderi var hepimizin. Yeşeren ya da yıkılan umutları var. Kimimiz 3 ders sınavlarına girebilmek için bekliyoruz, kimimiz yaz okuluyla beraber bitirebilmek için.

Sıkıntılı olan dersler açıklandıkça sevinenimiz de var üzülenimiz de. Murat en sıkıntılı derslerinden birine bakarken geçtiğini öğrendiği anda Elçin'in kaldığını görüyoruz o dersten. Tam ben Murat'a çaaak yapmaya hazırlanırken; Elçin'in kaldığını öğrenince, kimse görmesin diye sessizce elini sıkıyorum. Murat'a sevinirken, Elçin'e üzülüyoruz. Genel sevinme ve üzülme halimiz var malum. Buna bir de sınavlar açıklandıkça gelen sevinç ve üzüntüler karışıyor. Yine sevinmekle üzülmek arasında kalıyoruz. Yine de iyi tarafından bakmaya çalışıyoruz.

Bu duygularla dağılıyoruz okulun bahçesinden son kez bu kadar kalabalık bir şekilde belki de. Kalkarken başlayan yağmur, durağa gidene kadar sağanak haline dönüşüyor ve Haziran'ın ortasında saatlerce durmuyor. Kayseri ağlıyor bizim gidişimize geyikleri dönüyor son olarak. Belki de bizim dökemediğimiz gözyaşlarını döküyor bulutlar. 7 yıl boyunca biriktirdiklerimize, son günlerde hissettiklerimizi de ekleyerek..