Okumadan Geçme

Facebook

umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Kasım 2010 Perşembe

Bayram'da Evde Tek Başına 23



Üniversiteye başladığımdan beri Kayseri'de geçireceğim, ailemin yanında geçirmeyeceğim ilk bayram olacak bu. Ev arkadaşlarımın hepsi gidiyorlar yarın.

Tek başıma evde napıcam 1 hafta boyunca. Evde Tek Başına serisinin 23.sünü çekebilirim. Sıkılganlığın dibine vurup, bayramdan sonra başlayacak olan vizelere çalışmaya başlarım diye umuyorum. Bayramda ne yapacağımı soran arkadaşlara gitmiyorum evde tek başıma kalcam dediğimde. İyi bari ders çalışırsın diyo birçoğu. Hemen arkasından da şunu ekliyolar:

-Olm çalış da bitir a.q. Yeter da.
+Ulan biri de farklı bişe desin a.q.
-Ama ne diyelim. Kaç sene oldu.
+Siz de haklısınız ne diyim.

Birkaç gün önce Emniyet Genel Müdürlüğü "Sevdiklerinizle bir arada mutlu bir bayram geçirmeniz için lütfen trafik kurallarına uyunuz." şeklinde bir mesaj attı. Tam adamına attı he.

Haa unutmadan: Her türlü yardıma açığım. Ama et getirmeyin mümkünse, yemiyorum. Ya da getirin ben onu kıyma yaptırırım.

6 Kasım 2010 Cumartesi

Yönünü Eyleyemediğim Ders; Yöneylem Araştırması


Benim okulumun bitmeme sebebi bu ders işte. Yöneylem araştırmasını geçtiğim gün okul da bitmiş demektir. Ama öyle bir inanç yok içimde kahretsin. Bu sene 4. kez alıyorum sanırım Yöneylem 1'i. 3 senedir vizelerden 14-34-22 aldım. Bu sene de şöyle 30'lu bişeyler alabilsem. Öper başıma koyarım. Zaten ödev vermiş vizeye yüzde 20 etki eden, haberim bile olmadı. Sadece bir tane devam zorunluluğum olan dersim olunca tabi. Okula da yabancı kaldım. Bu kadar fasa fiso, fiskos, masa örtüsü yeter zannımca. Şimdi bu Yöneylem de nerden çıktı diyeceksiniz. Haklısınız. Ama ben de haklıyım.

Schrödinger'in kedisi beni en yabancı olduğum konuda mimlemiş. Evet doğru bildiniz KİTAP! Senede 1 kitap okuma ortalamasını bile yakalayamamış biriyim ben. Şahsıma atılan ok'un 12'den isabet etmesi budur işte. Fena çuvalladım ha. Bir de böyle okumazken hiç, kitap yazma fikrim var bir konuda. Bu kadar da rezilim. Ama kitap hediye etmişliğim vardır bak. (Züğürt tesellisi-övüncü.)

Bu aralar Kurtlar İmparatorluğunu okuyorum. Aslında okuyorum da denemez tam. Bir hafta önce filan E-Book'tan başlamıştım. Başlamıştım işte. Anlayın..

Neyse geçelim şu mime artık.


Mim Konusu: Kitaplığınızın karşısına geçin. Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın. Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin.
Şimdi gözlerinizi açın. Bir kitap seçmiş durumdasınız. O kitabı satın aldığınız ya da hediye gelmişte olabilir anı hatırlamaya çalışın. İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın.
Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir dolanın ki, kitabın kokusu burnunuza gelsin. Evet, ne güzel bir koku bu!
55. sayfayı bulun. Sayfayı tekrar okuyun. Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın. Daha sonra siz de arkadaşlarınızdan üç tanesine cevaplaması için gönderin.

Mim Kuralları:- Mimlenenler mimi cevaplamak zorundadırlar, mim bozulamaz.
- Mimin bozulması teklif dahi edilemez.
- Mim yalnızca 3 kişiye gönderilebilir. (Bu kural delinecek denmedi mi?)
- Karşılıklı mimlemeler yasaktır.
- Mim, her bir blog için sadece bir kez cevaplanabilir.
- Mim kurallarının ilk 6 maddesi değiştirilemez.(Bu da delinecek haliyle)


Aslında, aslında bir konu var. Yahu aslında ben kitaplık yerine E-Book'lardan seçseydim bir kitabı. Gözümü kapatıp rastgele bir harfe basarak klavyeden. Okumadığım bir kitap olacaktı ama, indirdiğim anı hatırlardım. İndirirken hissettiklerimi filan yazardım. Onları indirirken nasıl bir okuma hevesiyle indirdiğimden dem vururdum, zırvalardım. Neyse neyse.

Kitaplığım yok. Karşısına geçemedim. (Umut Sarıkaya tipi mutsuzluk tanımlarındandır bu bence. Ağzımda sakız olsaydı kesin düşerdi.) Elimde olan 3-5 kitaptan birini gözlerimi kapatarak seçtim ve Hamdy A. Taha'nın Yöneylem Araştırması kitabı geldi elime. Kitabı 6 ay önce çalıştığım fabrikadaki Endüstri Mühendisinden ödünç almıştım. Çalışacağıma inanarak vermişti iyi kitaptır bundan çalış anlarsın diye. Çalışmadım tabi eşşek ben. Ödünç almıştım geri de vermedim. Kötü hissettim bi an. Ama bu dersi geçmeden vermicem lan. Unutsun bu kitabı bence. Sayfaları hızlıca dolandım. Doğrusal Programlamalar, Dualiteler, Simpleksler.. Benim komplekslerim. Yok lan kompleks uymadı alakasız oldu, ama kafiye oldu dursun bari. "Benim kabuslarım" olcak doğrusu. Hastayım, kitabın kokusunu alamıyorum. Sümüklerim engelliyor.

Şimdi 55. sayfayı açtım. Açarken de sadece "Bölüm 6" gibi bir şeyle karşılaşmasam bari demedim değil.

Hiç ilginizi çekmeyecek ama kural böyle. Hazır olun hayatın anlamı bu paragrafta.

--spoiler Okumadan Geç Hiç--
Deniz Kabuğu Petrol, Aruba Adasında yerleşik, günde 600000 varil ham petrol kapasitesine sahip bir şirkettir. Rafineride normal ve süper olmak üzere iki tip kurşunsuz benzin nihai ürün olarak üretilmektedir.. Rafineri işlemleri üç aşamayı kapsamaktadır:
1) Distilasyon kulesinde besleme stoğunun oluşturulması.
2) Distilasyon kulesinde oluşturulmuş besleme stoğunun bir kısmının kullanılarak kraker ünitesinde benzin stokları oluşturulması
3) Kraker ünitesinden gelen benzinle distilasyon kulesinden gelen besleme stoğunun karıştırıcıda karıştırılarak normal ve süper benzinin üretilmesi.
Dolayısıyla, bu iki çeşit benzin farklı üretim maliyetlerine sahiptir.
(Okurken yorumum: Ha şunu bileydin baştan!) Şirket normal benzinin varili başına net karını, besleme stoğundan ya da bla bla bla blağğğ blaaaaaağ blaaaaaaaaaaaaaağğğğğğğğğ.
--spoiler Okumadan Geç Hiç--

ÜFFFFFFFFFFF sıkıldım. Vizesi yaklaşırken bu mim olayı ve bu kitap seçimi bir işaret aslında değil mi? Çalışmaya çalışacağım bu kez. Geçenlerde iş arıyorken ve bulamıyorken arkadaşlarla sohbette "ben alışmaya çalışık bir insanım" dedim. Becerip "çalışmaya alışık bir insanım" bile diyemedim. Bir işte çalışmakla ders çalışmak farklı da olsalar. Başaramadım. Al sana bir mutsuzluk tanımı daha. Etti mi 2! Bu yazıyı daha fazla uzatırsam 40'ı bulabilirim eminim. O yüzden zırvalamayı kesiyorum artık.

Gelelim seçeceğim 3 kişiye. Ben bu acıyı, ızdırabı çektim, başkaları çekmesin. Kimseyi mimlemiyorum. Demiyorum tabi. Kitap okuduğunu tahmin ettiğim-bildiğim kişilere göndereyim. Zaten benim gibi kaç kişi var ki bu kadar okuma yazması kıt olan.

And 11 points goes to;
Mathilda Tahon (Kurtlar İmparatorluğu bitecek yakın zamanda söz!)
Sweet Leaf (Black Sabbath'ın Sweet Leaf'i, Green Carnation değil!)
ceren (Kitap diyince burda bi durcaksın, yazmadan olmazdı!)
irma (Öğretmenimiz çocuklara Martı'yı okut emi!)
StummScream (Hocam fotoğrafta bişeyler okuyosun, kitap da okuyosundur sen!)
5 oldu. 2 tane de federasyondan özel izinle olmuş olsun. Nedu yani!? Zaten 6+2+2 diye bi saçmalık var. Ben yine 3+2'de durdum.

Sevgili Schrödinger; mimi piç ettiysem affola. Amma velakin odun ve yabani bir insan olan ben, okuyan bir insan değilim işte. Elimden gelen budur, adım Hıdır değildir, bir dahaki mimde daha somut şeylerle karşınızda olabilmek dileğiyle. (Bu ilk mim yazısıydı bu arada. Takip edilme ile alakalı da gelenler üzerine, bi ara umarım ki.) Sabahın bu saatinde makarna yemeye doğru geçiyorum. Evet! Malesef yine makarna! Sonra da yatıp zıbarıcam, o bahsettiğim lanet yatağımda. Selametle..

He bir de. Kitap 6. basımdan çeviri. Benim 4. alışım dersi. Bunun bir anlamı olmamalı.
Bu sabahın bir anlamı olmadığı gibi.