Okumadan Geçme

Facebook

20 Ekim 2011 Perşembe

Barış, Ne Olur Barış

"Durdurun bu kanı" diyorlar. "Bu kan duracak mı?" diyorlar. Ülkeyi yönetenler her defasında aynı şeyleri söylediği, "intikamımızı alacağız" dediği sürece durabilir mi sizce? Durdu mu 30 yıldır? Hala anlayamadılar mı öldürerek, silaha silahla karşılık vererek sonlandırılamayacağı? Yoksa işlerine bu şekilde olması mı geliyor da, aynı oyunu her 20-30'lu sayıda şehit olduğunda oynuyorlar? Gerçekten bu sorunu çözmek istiyorlar mı? Çözmek istiyorlar da mı çözemiyorlar? 30 yıl olmuş, değişen bir şey yok. Bu kadar mı aciziz? Meclistekilere bakıyorsun; hala birbirlerine laf koyma derdindeler. Oturup kafa kafaya verip, nasıl çözeriz demek yerine, fırsattan istifade vuralım düşüncesiyle, prim yapmaya çalışınca ne geçti elinize bugüne kadar? Giden her bir canın bir aileyi hayattan kopardığının farkında değil misiniz hala?

Devletin kanalı TRT 1, bundan 1-2 ay önceki PKK saldırısından birkaç gün sonra, Güçlü Ordu'muzun misilleme yapmasının ardından öldürülen teröristler için "şehitlerin kanı yerde kalmadı" diye başlık atmıştı. Kan davasına çevirmişler durumu iyice kendi kafalarında. Bi' onlardan, bi' bizden, basketbol oynuyoruz sanki, hücum sırası kimde acaba?.. Kanları yerde kalmadı ya, rahat ettik hepimiz. O şehit aileleri unuttu acılarını değil mi? Derin bir oh çektiler biz de teröristleri öldürünce. Yeni şehitlerimiz de olmadı. Bitirdik terörü, kurtulduk. Ne güzel! Olaya bu şekilde baktıkça bu sorun çözülemeyecek işte. Anlayın artık.

Türk olmak, Kürt olmak, Laz olmak, İngiliz olmak, Somali’li olmak insanların tercihi değil. Sen İzmir’deki, Trabzon’daki, Antalya’daki Türk kardeşim; sen de ben de; biz de Hakkâri’de doğmuş bir Kürt olabilirdik. Sen Diyarbakır’da, Hakkâri'de, Şırnak'ta doğan Kürt kardeşim; sizler de Eskişehir'de doğmuş bir Türk olabilirdiniz. Ölen bu gençlerden birisi senin kardeşin olabilirdi, ölenlerden birisi sen olabilirdin. Kurşun sıkmak çözüm değil, öldürmek çözüm değil.

"Biz de saldıralım, biz de onları öldürelim, en iyi Kürt ölü Kürt" diyen, ölüme, ölüye, sadece tek taraflı bakan kişilere de şunu sorayım: Senin deyiminle bizler, onları öldürmeye çalışırken sadece bir askerimiz bile ölse, onun sorumluluğunu alabilir misin? PKK’dan 100 teröristin, bizden 1 askerin öldüğünü düşün mesela. O 1 kişiyi feda edebilecek misin karşı taraftan öldürülecek 100 kişiye? Bu kadar ucuz mu bir insanın hayatı senin gözünde? Öldürerek bitirebileceğini mi sanıyorsun?

Devlet büyüklerimiz alıyorlar işte bu sorumluluğu. Nasıl alabiliyorlar anlayamıyorum. Nasıl hala intikamını alacağız diyebiliyorlar anlamıyorum. Bu kadar kolay ve basit olmamalı. Bir insanın hayatı bu kadar ucuz değil. Hele hele 20'li yaşlardaki insanların hayatı.

PKK'ya katılan insanların kimisi tehditle, kimisi beyni yıkanarak zorla katılıyor terör örgütüne. O insanların cehaletini düşünün. Kendi çocukluğunuzu düşünün. 10-15 yaş arasındaki fikirlerinizi düşünün. Bir de Üniversite okuduktan sonra, kitaplar okuduktan sonra, kendi başınıza kaldıktan, kimsenin etkisi altında kalmadan olayları kendiniz yorumlamaya başladıktan sonraki halinizi düşünün. Fikirleriniz arasındaki farklılıkları, değişimleri göreceksiniz. Her insan 10'lu yaşlarındayken cahildir. Her insan yakınındakilerin, büyüklerinin fikirlerinden etkilenir o yaşlarda. Kendi başlarına düşünmesine fırsat kalmadan, o insanların beyni yıkanıyor. Zamanında kendi büyükleri nasıl kandırılmışlarsa, o insanlar da öyle kandırılıyorlar. Eğitilmemiş, eğitimsiz insan, kendi düşünmez, kendisinin yerine düşünenler vardır nasılsa! O düşünenler ne derse, o da o yönde düşünür. İnsanları eğitmeden, bilinçlendirmeden çözülemez bu sorun. Kendi başına düşünmeyen, düşünmesine izin verilmeyen o beyinlere anlatmadan çözülemez. Kürt halkı kazanamazsan, sahiplenmezsen, o insanları kendi tarafına çekemezsen, barıştan yana olmalarını sağlayamazsan çözülemez. Oradaki insanları yalnız bırakırsan çözülemez. Bu politikayla devam ettiğimiz sürece PKK daha çok genci dağa çıkarır ve daha çok yanar yüreğimiz.

Barıştan başka çözümü yok bunun. İntikam dedikçe, kanı yerde kalmadı dedikçe daha da kötüye gidecek. Çözüm için yapılması gerekenlerden birisi de o bölgeye yatırım yapmak. O konuyla alakalı daha önce şöyle bir yazı yazmıştım. Sadece bir fikir. O bölge insanların içinde olduğu durumu da gözlemlemiş biri olarak, aciz bir fikir.

6 yorum:

db. dedi ki...

kürt,türk, milletvekili,profosör...

sıfatlarımız insanlığımızın önüne geçtiği sürece benim umudum yok. insanız ya insan. ötesi yok bu işin. zihnimizi,mantığımızı her anlamda değiştirmemiz gerekiyor. orada türk olsun kürt olsun insanların ölümü acaba kimlerin işine geliyor, kimlerin ne gibi çıkarları var? bu yönden baktık mı hiç? oyuna gelmesek keşke,koca alana sığamadık mı?

Adsız dedi ki...

Keşke sokağa dökülen binlerce kişi, nefeslerini intikam çığlıklarıyla harcamak yerine, barışın sağlanması için harcasalar...

hemera-nyks dedi ki...

baştan sona katılıyorum..

edie finnerty dedi ki...

tanrılar kurban istiyor şeklinde kan istiyoruz, intikam istiyoruz diye bağırılıyor. ilahi adalet, sopa, ah. günün favori kelimeleri bunlar. hah bir de üzülmedim. bakıyorum, okuyorum, kendi kendime hop oturup hop kalkıyorum. vicdan, insanlık. bir kırıntı arıyorum ama nafile.

Adsız dedi ki...

Bazı yolun dönüşü yoktur. bazı hastalığın çaresi yoktur. araya giren nefret tohumu yeterince büyüdüyse bu iş anayasa babayasayla da çözülür mü bilmem.

turnthepage dedi ki...

bir gün herkes barış dediğinde,
ve yargılamadan, birbiriyle barıştığında
"izm" lerin hapsinden kurtulup, insan olabilme erdemini hissettiğinde,
dinleyip hak verebilmeyi, empatiyi öğrenebildiğinde,
sevginin gücünü keşfedip, sevmeye cesaret ettiğinde bitecek,
ve bu anlamsız savaşlarda ölüp gidenleri ne yapacağımızı düşünüp ağlayacağız...