Okumadan Geçme

Facebook

12 Aralık 2011 Pazartesi

Karartma

Renklerle alakalı bi' mim vardı milattan önce. Sweet Leaf orada benden de bahsetmişti. Paylaştığımız o hüzünlü şeyleri umarım çabucak atlatır. Çok istiyorum bunu. Siz de çok isteyin, herşeyin iyi olmasını O'nun için. Bu yazıyı okuyanlar dua etsin, hiç tanımadığı biri için, iyi olmasını dilesin ve iyi olsun. O'nun için renklerle alakalı olarak diyeceğim şey şu: en aklı başındalığı hangi renk temsil edebiliyorsa, o renktir ruh rengi. İzlediğim, takip ettiğim diğer blog yazarları için de yazmak isterdim bir şeyler ama, vaktim daraldı iyice, sabaha yolculuk var, hayata biraz ara verme zamanı geldi artık. Ara sıra çok saçma şeyler anlatmak üzere uğrayacağımı ümit ediyorum. Hoşçakalın. Renkli hayatlarınız olsun.

10 Aralık 2011 Cumartesi

Hayata Dair İç Gıdıklayan Klişeler #1 Sazan.avi

Bu klişe öyle böyle bir klişe değil. Askere giden er kişinin bunu çeşitli ortamlarda duyurma amacıyla yazma şekli. Ben buna daha çok MSN iletilerinde rastlardım. Çarşı izinlerinde internet kafelere akın eden gençlik, her MSN açışında gözümüze sokardı birliğini, ne komutanlığında olduğunu, ilini falan. Artık MSN kullanımı neredeyse ortadan kalktığı için, facebook ve Twitter'da görebilmek mümkün benzerlerini. Ama en favorim şu tipte olanlar: "20 seNeLik diZi 15 ayLık rEkLaMa giRdi ;););) ---89/4 kRaL DewRe KoManDo seRqan!--- ŞAFAK 450" a.k.a. ferihAnonim.


Sazan başlığını atma sebebim de, benim Ağustos dönemindeki deney'im sonucu. Yaptığım çok ayıp, bi de caps aldım üstüne. Van'a giden herhangi birinin yazdığını kopyalamıştım o zaman, oltaya kimler düşecek acaba diye.

Bu hikayenin içinde bir de hayata dair iç burkan bir detay var. Ben bunu o zamanlarda görüp yazdığımda Van'a asker olarak giden, bu iletiyi yazan o kişi, Van'da büyük depremi yaşadı. Umarım iyidir şimdilerde o kişi de.

8 Aralık 2011 Perşembe

Figüran

Hayatımıza, düşüncelerimize ve kişiliğimize etki eden çoğu şey bizim seçimimiz değil. Seçimimiz gibi gözükenler de, aslında değil. Başardıklarımız, yaptıklarımız da öyle. Başardığımız, yaptığımız şeylerdeki payımız, aslan payı değil yani.

Gone Baby Gone filminin açılış konuşmasında şu sözler geçiyor: "Sizi siz yapanın, seçemedikleriniz olduğuna inanmışımdır hep. Yaşadığınız şehir. Mahalleniz. Aileniz. Buradaki insanlar bunlarla gurur duyar sanki kendi başarılarıymış gibi. Ruhlarını çevreleyen bedenler. Etraflarını saran şehirler. Ömrüm boyunca bu blokta yaşadım. Bu insanların çoğu öyle."

Evet, hayata başlamamız ve sonrasında olan çoğu şey seçimimiz değil. Aileden, yaşadığımız şehre. Bir çok insan memleketiyle, yaşadığı şehirle gurur duyar, belirli sıklıklarla bunu dile getirir. Ama bunların daha da ötesinde aslında, bizim seçmediklerimizin hayatımıza etkisi.

İnsanlar yaptıkları, başardıkları şeyleri hep kendilerinin yaptığını, başardığını düşünüyor ama aslında çoğu zaman kendi yaptıkları diğer etkileyen onlarca faktörün yanında çok önemsiz. Misal 10 yaşında bisiklet sürmeyi öğrenen bir çocuk sadece pedalı çevirip, dengede durmayı başarıyor. Sonrasında da bisiklet sürebildiği için övünüyor ve belki de bir başka arkadaşına hava atıyor bu sayede. Ama o bisikletin oraya gelmesinde payı olan onun yaptığından çok daha fazla şey var. Yaşadığı tarih, çevre, ona o bisikleti alan ailesi vs. Aynı şekilde o çocuğun bisikleti sayesinde hava attığı diğer çocuk mesela. Ona bisiklet al-a-mayan ailesi farklılıkları ve değiştiremedikleri, seçemedikleri şey. Aslında bu örnek pek olmadı, anlatmak istediğimi tam yansıtmadı ama, bi türlü toparlayıp da başka bir örnek bulamadım. Her neyse işte, anlatabildiğim kadarıyla böyle. İnsanın hayatındaki yaptıklarında doğduğu ve yaşadığı yerin, çevresinin, geçmişinin, kendisinin dışında gelişen olayların etkisi çok daha fazla yani. Yani aslında insan, kendi hayatının bile figüranı, başrolü değil.

6 Aralık 2011 Salı

Gölgede Kalanlar #1 - Flört

Uzun zamandır aklımda olan bir şeydi "Gölgede Kalanlar" adı altında çok fazla bilinmeyen grupları, filmleri yazmak. Başlangıç Flört'e kısmetmiş.


Kim Bunlar adıyla tanımıştık onları aslında 90'ların ortalarında. Atabarı'nı söylemişlerdi, klip çekmişlerdi ve tanınmışlardı. Daha sonra isim değişikliğine giderek "Flört" oldular. 2003-2004 civarıydı Flört ismiyle onları tanımam. Lisedeyken Radyo D'de Maximum Rock'ta haftanın en sıkı 10'lusunda "Cemiyette Pişiyoruz" şarkılarını duymuştum ilk olarak. "Ulan kim bunlar kim bunlar" diye arayıp dururken aslında onların eski "Kim Bunlar", olduğunu öğrenmek hoş bir sürpriz olmuştu. Daha sonra albümlerini de edinmiştim ve gerçekten güzel şarkıları vardı. Gördüklerinden daha fazla ilgi, alakayı hakediyorlardı bence. O dönemler çokça çıkan bir sürü gruptan, isimden daha kaliteli, daha iyi işler yapmışlardı. Yalnızlık Mevsimi, Rasta Baba, Yola Devam şarkıları 2001 yılında grupla aynı adı taşıyan Flört albümünün benim için öne çıkan parçalarıydı. Bir şarkı daha var benim için öne çıkan ama, onun hakkındaki kelamı en sona bırakıyorum.

2003 yılının sonlarında ise Flört adıyla ikinci albümleri olan Cemiyette Pişiyoruz albümünü çıkardılar. Bu albümde ise; albüme adını veren Cemiyette Pişiyoruz, Bir Tek Sen Gelmedin, İstanbul, Modern Ortam Romantikleri, Şakalar, Bize Dervişler Geldi öne çıkan parçalar oldu, yine benim için.

Bu iki albümden sonra uzun bir ara veren grup 2010 yılında Demli isimli albümüyle geri dönüş yaptı. Bu albümde ise Toprak Ana, Uyanman Lazım, Kafayı Yedim, Sevmez Olaydım, Eski Dostum en çok dinlediğim şarkılarıydı.

Grubun web sitesinden daha detaylı bilgi edinmek mümkün: http://www.flortmuzik.com

En sevdiğim ve en çok dinlediğim şarkıları Yola Devam. Şarkının bir de yeni versiyonunu yaptılar bu yıl. Bu hali de değişik ve güzel olmuş bence. Dinlemek isterseniz:

Gökyüzüne fırça fırça boya sürerdim
Altına imzamı atıp eve dönerdim
Şeytana kurşun sıktım, yine ölmedi
Başım döndü ben döndüm, kimse görmedi
Hadi yola devam bu usta
Hadi yola devam be kaptan
Aramızda koca dağlar
Hadi dümenin başına kaptan

Gelelim ilk albümlerindeki o en anlamlı şarkıya.(Geldik o malum şarkıya arkadaşlar) "Onun Adı Hasan" şarkısı tabi ki. Sanki benim için yazmışlar şarkıyı. Bu şarkıyı dinledikçe beni hatırlayın dicem ama, internette hiçbir yerde yok, elinizde yoksa dinleyemeyeceksiniz. Fizy'de vardı, ordaki de silinmiş sanırım. Ben açamadım. Zaten boşverin, beni hatırlayıp da n'apcaksınız di mi ama?

1 Aralık 2011 Perşembe

Gece Vardiyası


Önder ve ben, 1.5 yıl öncesi. Gece vardiyası, gündüz vardiyası demeden çalışmıştık fabrikada. Ben bu video'yu gece çektik diye hatırlıyordum ama, gündüz çekmişiz galiba, arkadaki camlardan sızan ışıkları görünce. Aslında tam gece kafasıymış bizimki. Bize her an geceymiş. Kafamız hep güzelmiş. Forklift'e bak hizaya gel.

Düzeltme: Önder gece çektiğimiz konusunda ısrarlı.