Okumadan Geçme

Facebook

5 Ekim 2010 Salı

İşSizsiniz

İşi bıraktım gün itibariyle. Başlangıcı zor olan, fiziksel olarak işin zorluğu, zihinsel olarak ise farklı bir özel durumla başlamıştım işe. Sayarken söverken, sabah 8:30'dan gece 2-3'lere kadar çalışırken, nasıl geçecek burda bu kadar zaman derken 54 gün doldu bitti. İyi kötü günler oldu burada da. Daha çok iyiler vardı.

Özellikle iki kişiden bahsetmek istiyorum. Birincisi dünyada küfür etmek üzerine üstüne tanımadığım ve tanıyamayacağım bi adam Ayhan abi. Gördüğü canlı, cansız, kabahatli kabahatsiz herşeye söver mi bi insan. Otomatiğe atıyolar sanki uyanınca adamı. Öyle sövüyor. Diğeriyse sıyırık şahıs İlhami(Hakkaten sıyırık yalnız, kafayı yemeyi başarmış keşke ben de başarabilsem onun kadar). 10 dakikada bir sigara ister. Günde bu şekilde en az 3 paket sigara içer. Alakasız anlarda alakasız sorular sorar. Misal: "Abi bu Düzce'de Nusrettin Mahallesi var ya abi, Nasrettin Mahallesi niye yok?" Bunu ben uydurdum onun tarzına uygun bir soru. Sorduğu bir soru ise şöyleydi: Şen Piliç reklamının şarkısı söylerken kendi kendine. Durdu ve; "Şen Şen Şen piiiliiiiiç, Şen Piliç nerde Ayhan abi?". Ayhan'a sorulacak soru mu bu? Ayhan da başladı "Ne biliyim ben Şen Piliç nerde İlhami a....". Şen Piliç'ten girdi, Horoz'dan çıktı söverek. Böyle daha niceleri vardı işte. Bu işte çalışmama şaşıranlar da oldu. Şaşılacak şey değil ya; "Akılsız başın cezasını ayaklar çeker." demiş atalar. Yapacak daha iyi bir iş yoksa ve bulamıyorsanız bulduğunuzu yapacaksınız. İşsizim diyip çekilmekle olmuyor kenara.

Yeniden işsizler ordusundayım. Ama atık bir öğrenci olarak. Yeniden okul yolları, evde yemek yapmalar, bulaşık yıkamamalar, dağ gibi olunca "ulan bi daha böyle olmıcak bundan sonra yenilen yıkancak" diye başlayarak yıkanan bulaşıklar ve hepsinden önemlisi Bizim başladığı senaryoyu hiç bitiremeyen "Senaryo" ekibiyle bitmek bilmeyen muhabbetler. Senaryoların bitmeme sebebi de sonunu getirememek değil tembellik elbet.

Bir şeye kavuşurken, diğerinden kopuyoruz ne yazık ki. Ailemle bu kadar uzun zaman birlikte olmayalı baya olmuştu. Buraya da alıştım çok; anneme, kardeşlerime. Annemi bırakıp gitmek de zor oluyor her defasında. Gözlerinden damlayan yaşlara, içim cız ederek bakabiliyorum sadece. Ne bir söz, ne bir teselli.

Annemin yemeklerinden son kez yiyeceğim yarın akşam. Bir daha uzun zaman boyunca lahana çorbası, ziron, kuymak ve daha bunların dışında bildiğiniz bir sürü yemek yok. Hadi ben kuymağı Öğrenci evimizde de yapıyorum ama annemin yaptığıyla bir olmaz ki.

Sivil hayata alışmıştım baya, belediye otobüslerine bile sivil parası ödedim tüm yaz. Yeniden öğrenci tarifesine dönüş başlıyor.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

insanı işsizlik değil, istikrarsızlık bitirir. üç gün orda 5 gün burda derken bir bakacaksın yaş olmuş 35...Sonra geri dönüp bir bakacaksın, bir yerde tutunamamışın. İşsiz olduğun için üzülme şimdi. Doğru işi bulup kaybedersen işte o zaman üzül. Saçma sapan olmamak kaydıyla bir iş bul ve kesinlikle ne kovul ne istifa et ve sabret. Göreceksin ki zaman herşeyi halledecek. Bol şans... Mr.Cosar