Okumadan Geçme

Facebook

15 Mart 2011 Salı

Otomasyon'a Bağlamış Öğretim Görevlileri

Bir dersimiz var "Endüstriyel Otomasyon" adında. Bölümümüz dışından bir hoca geliyor derse.

Geçen haftaki derste çok uykusuzdum. Gece Ankara'dan gelmiştim ve yolda uyuyamıyorum malum. Sabah Kayseri'ye geldiğimde evde uyumak yerine derse gitmeyi tercih ettim. Hata etmişim.

Dersi slaytı açıp okuyarak işleyen hocamız ve benim uykusuzluğum birleşince kafamı daha fazla tutamadım ve sıranın önüne koydum. Sınıfta çıt çıkmasına, bir öğrencinin yanındaki öğrenci arkadaşına "a" demesine bile karışan bu hocamız; "uyuyan arkadaşlar çıkabilirler, imzalarını da atmışlardır" dedi. Değeceğini bilsem, uykusuzluğumdan dolayı üşenmesem, kendisine şu cümleyi kuracaktım:

- Size şu an cevap verebildiğime göre uyumuyorum. Siz dersinizi işlemeye, yani slaytlarınızı okumaya devam edebilirsiniz! Çıkmamı gerektirecek bir durum yok.

Hiç birşey demeden çıktık arkadaşla sınıftan.

Aynı hocanın bu haftaki dersindeki gariplikler ise şöyleydi.

Şunu da söyleyeyim. Dersi işleyiş şekli ve işlediği konular bölümümüzle çok alakasız. Geçen yıl Elektronik Mühendisliği kökenli hoca geliyordu, elektronikle alakalı çok fazla şey anlatıyordu. Bu hocamız ise Makine Mühendisliği kökenli ve sistemlerdeki mekanikle tüm yılı bitirecek gibi.

Her hafta slaytlarının yanında 100 küsür sayfalık pdf dosyaları da getiriyor ve bizlere de veriyor bunları. Sonraki hafta o verdiği pdf'lerdeki şeylerden soruyor ara sıra okurken slaytlarını. Kimseden ses çıkmayınca da "Niye okumuyosunuz onları. Okumayacaksanız boşuna uğraşmıyım ben onları bulmak için" diyerek triplere giriyor.

Sınıfta biri hapşırınca söylediği de şu oldu: "Üşüyorsanız, pencereyi kapatabilirsiniz." Hadi canım? Ulan o hapşıran çocuk ben olcaktım ki. "İzin verdiğiniz için teşekkür ederim" diyecektim bi' de.

Bu yazdıklarımı kelimesi kelimesine söyledi. Ben derste not tutmak yerine bunları tutuyorum işte. Valla imkan olsa da bir kez şu derse girebilseniz.

Bir şey daha oldu da derste. Onu da yazmıyım artık. Uzun olacak iyice. Yorumlarda yazarım belki.

Bu hocamız daha genç. 1-2 yıl önce Araştırma Görevlisiymiş sanırım. Ama bu genç yaşına rağmen "Şuster'in deyimiyle" 60'ların futbolunu oynuyor hala.

Şimdi gelelim ana fikre. Neden benim okulumda bir tane bile orjinal hoca yok? Neden en yaşlısından, en gencine hepsi aynı? Neden hepsi böyle gelmiş böyle gider'in figüranlarını oynuyor? Neden hepsi otomatiğe bağlamışlar? Çok iyi bir sistemmiş gibi her biri sistemin içine sıradan bir şekilde neden dahil oluyorlar? Benim bile aklıma daha faydalı olması adına; ders işleme ve sınavlardaki soru sorma tarzına yönelik çok değişik fikirler gelirken, neden her gelen aynı eskilerden gördüğü şekilde devam ediyorlar? Sürekli aynı şeyleri yapmaktansa, yeni şeyler için düşünmek, yeni şeyler denemek çok daha keyif ve haz verici değil mi? Her yıl aynı şeyleri yapmaktan hiç mi sıkılmıyorsunuz sayın hocalarım?

Bu anlattıklarımdan bağımsız olarak; Üniversitelerdeki bazı "Öğretim Görevlilerinde" IQ seviyesi yerlerde. Ben arada bir bunu görüyorum.

2 yorum:

tenekeci dedi ki...

buna otomosyon diyorlar...

hemera-nyks dedi ki...

kesinlikle