Okumadan Geçme

Facebook

20 Kasım 2010 Cumartesi

Akraba

Ufakken sevilen, görüşmekten keyif alınan akrabalardan büyüdükçe uzaklaşma durumu sadece bende mevcut değildir. Ufakken bir meleksinizdir bir çoğunun gözünde, severler sizi, ne eleştirinizi yaparlar ne dedikodunuzu. Şöyle 10'lu yaşlara geldiğimde ise o dedikodusu yapılan, eleştirilen kişiler için söylediklerini dinlemek eğlenceli gelirdi akraba ortamları içinde. Bana göre iyi görünen birinin bile muhakkak bir kusuru vardı, eleştirilecek, dedikodusu yapılacak bir yanı vardı.

Biraz daha büyüdükten sonra farkettim ki herşey eleştiriliyor bir şekilde bu akraba ortamı içerisinde. Birinin birşeyi yapmasında kendince haklı sebepleri olabileceği düşünülmeden, sadece kendi doğrularıyla değerlendirip, o kişiyi eleştiriyorlar, çekiştiriyorlar. Olaylara tek pencereden bakıp, birinin birşeyi neden yaptığını anlamaya çalışmadan eleştirmek ne kadar önemli ki? Yine de çok fazla takıldığım konu bu değil.

Benim ailemin diğerleriyle ilgilendiği kadar ilgi göremedik ben ve kardeşlerim. Birkaç akrabamı bunun dışında tutuyorum. Sağolsunlar, babamın yokluğunda ellerinden geldiğince hep bizimleydiler.

Çocukken çok sevdiğim bu kişilerden beklediğim şey maddi olarak destek olmaları filan değildi. Arada bir arayıp sorsalar, moral vermeye çalışsalardı, yanımda olduklarını hissettirseydiler o zor zamanlarda. Samimiyetlerini gösterseydiler. Benim onları önemsediğim kadar, onlar da beni önemseseydi.

Ama onların tek yaptıkları şey bir araya gelindiğinde; "okul ne zaman bitiyo, ne zaman bitecek bu okul, kaç sene oldu?" gibi soruları yöneltmeleri bıkmadan. Hani bi bakış açıları var 7 sene oldu hala bitiremedi okulu, salak mıdır nedir gibisinden. Evet 7. seneye uzadı bunda tembelliğimin de payı var kabul. Ulan az bi düşün bakalım neden uzadı bu okul bu kadar. Neler yaşadı bu çocuk? Toparlayabildi mi kendini? Biz ne kadar yardımcı olmaya çalıştık? Hiç sormayı denemeden neden böyle uzadığını, sadece sonucu öğrenmek istiyorlar ya ona yanıyorum. Ki beni ve benim yaşadıklarımı en iyi anlaması gereken kişiler onlarken. Çocukluğumdan hatırladıklarımla da eminim ki, o soruların sorulduğu günün sonunda, "salakmış bu çocuk da, kaç sene oldu bi okulu bitiremedi" diye sallıyorlar arkamdan. Sanki ben istemiyorum bitirmeyi, sanki ben farkında değilim sorumluluğumun, yapmam gerekenlerin. O yüzden artık birkaçı hariç pek de umrumda değil diğerleri. O yüzden de elimden geldiğince uzak kalmaya çalışıyorum artık. Okulu bitirip diplomanın fotokopisini çektirip hepsine birer adet de veresim var. Alın rahatlayın diye.


Son olarak Vedat Okyar'la alakalı Bülent Timurlenk'in Aceto'da yazdığı yazıyla kapatayım. Yaklaşık 1.5 yıl önce yazmıştı. Aynen dediğin gibi Vedat Abi.

Futbolculuğuna yetişemedik, ekranda ise hiç kavga ettiğini görmedim. Siz ancak onun doğrularıyla verkaça girebilirdiniz. Bizim mahallede "Güzel insan" diyoruz böyle abilere. En çok da Beşiktaşlı olmak yakışıyordu ona. Vedat Okyar'ı ben her zaman şu röportajındaki sözleriyle anımsayacağım. Eşime, dostuğuma anlattığım, gülümseten Vedat Bey hikayesi budur.
Tut ki Vedat Abi limon almaya gitti yine... Gelicek...

".... Eşime dedim ki, ‘‘Sakın bana bir şey taşıtma. Biber getir falan yapma. Ben hiçbir akrabamla görüşmem. Senin de akrabaların benim evime gelmesin. Ben akrabaları sevmem, çünkü ben seçmedim. Ben seçtiğim insanla birlikte olurum’’. Bir gün eve geldim, baldız var, bacanak var. ‘‘Bunlar ne’’ dedim, ‘‘Eee, geldiler ne yapayım’’ dedi. ‘‘Eyvah, salatanın limonu yok, alır mısın’’ dedi. Ben de ‘‘Alırım’’ dedim. Evden çıktım, devre arasıydı. 15 gün Yalova'da termalde kaldım. Eve 15 gün sonra limonla döndüm. 38 senedir bak bir daha da başıma gelmedi. Benim bir oğlum var. Eğitimini bitirdi. Bana arkadaşlarım soruyordu, oğlun kaçta diye. Ben hayatımda sormadım ki. Okuyor işte. Böyle de yaşayan bir adamım. "


Aceto Balsamico

9 yorum:

Archy dedi ki...

Bu aralar sıkıntı yaptın herhalde bu konuyu. Yazıya döktüğüne göre :)

Bir ara fark ediyorudm akrabalık ilişkilerim gittikçe zayıflıyordu. Sonraları kendiliğinden düzeldi ve hatta daha iyi konuma geldi. Allah bozmasın :)

DOREMİ dedi ki...

Yazdıklarında çok haklısın sevgili ilnevyA akraba dediğin senin ne hissettiğini,ne yaşadığını,ne yapmak istediğini bilmesi paylaşması...ama nerede? ne kadar gereksiz laf türemesi varsa istemediğin kadar..boşver tümü geçecek bunların..Kendi ayaklarının üzerinde durduğun gün bıçak gibi kesilecek sözleri..:))

Aslısın dedi ki...

Vedat Abi, durumu öyle güzel ifade etmiş ki; evet ya evet!
Ve evet, limon almaya gitti belki de...

ilnevyA dedi ki...

Evet çok çok güzel ifade etmiş durumu. Ben seçtiğim insanla birlikte olurum. Bu kadar basit ve net.

francesca mckennitt dedi ki...

Biraz maddi kaygı da olabilir onlarda. Şimdi arayıp sorsak bir şeyler ister, diye düşünüyorlardır. Ben de bakıyorum da, birazcık haberlerimi alanlar hemen aramaya başlıyor; yakında okulu bitecek bize ihtiyacı kalmaz falan diye. İnsanlar böyle maalesef.

Adsız dedi ki...

yazmışsın yazıyı :) güzeelde bi anlatmışsın.örneklemede cilası olmuş.

bi ara isyanımdan bi yerlede şöyle ifade etmiştim kendimi ''kan bağı bişey ifade etmez sevgi bağı olmadıkça..üzgünüm bunlarda benim gerçeklerim ''

ilnevyA dedi ki...

Senin ifade edişin de güzelmiş :)
Bunu da anektotlar arasına katmak lazım. Bayram seyranlarda hal hatrı sorulacak kişiler olarak yer alacaklar bundan sonraki hayatımızda. Vedat Okyar'ın ki kadarını yapamam, çünkü sevgi bağını koruyanlar da var. O bağlar korundukça başımızın üstünde yerleri var. Ama silinenler yeniden tahtaya yazılamayacaklar.

Adsız dedi ki...

şöyledirya hani.sevgi bittiğindede saygı kalmalıdır.sanırım biraz daha büyüyüp biraz daha erdemlenip bunu başarabiliriz.düşüncen güzel bu yüzden,en azında saygı duyuyosun.ehm neyse çok konuştum kaçıyım ben.

Adsız dedi ki...

senin akraban biz olduk olm:)) isim vermeyen takipçin:))