Okumadan Geçme

Facebook

14 Kasım 2010 Pazar

Ben Mesela

Uçarım Mesela, Yerlere Göklere Sığamıyorum

Bir geceyi daha sabahlayarak sona erdirdim. Bu yazıyı yazdıktan sonra da çıkıp dolaşacağım; yorgun insanların pazar tatilini yaptıkları boş sokaklarda. Biraz daha sakin kafayla düşünüp cevaplar arayacağım kendime. Kendim için almam ve uygulamam gereken kararlar var.

Üsturupsuz Yazar ve Murshill tarafından "Garip alışkanlıklarımız ve yapamadıklarımız'ı" yazmakla görevlendirilmişim.

Yemeklerle başlayayım. Herhangi bir şeyi herhangi bir saatte yerim. Ağır olur bu saatte düşüncesi bana işlemez. Gecenin 3-4'ünde makarna da, patates de, nohut da yemişliğim vardır. Sabah uyanıp okula gidecekken de aynı durum söz konusu olabilir.

Çok yemek seçerdim eskiden. Azalmış olsa da hala seçiyorum. Mesela et yemem ama kıyma ve köfte yerim. Tavuğu kemiksizse yerim. Kemiğinden ayırıp, zahmete girecek kadar çekici bir lezzeti yok bana göre. Balığı da aynı şekilde kılçığıyla uğraşmaya üşendiğimden yemem. Yediğim tek balık Hamsi'dir. Bir de alabalık çok zoraki durumlarda.

Yemediğim herhangi bir yemeği yememe sebebim çocukken oluşan bir şeydir. Görünüşünü sevmemişimdir ve yememişimdir. Yemediğim çoğu yemeğin tadını da bilmem hiç. Bilmek de istemem. Sonraları yemeye başladığım birkaç yemek de bunun pişmanlığını yaşamadım değil. Ama yine de bu tutumum devam eder. Annem bir kase aşure yemem için yaklaşık 10 sene önce 20 lira teklif etmişti. Bir kaşık aldıktan sonra 20 lirayı da aşureyi de reddetmiştim.

Bir çorabı 3. kez giyemem. Zenginlikten değil, fakirlikten kırınıyoruz malum. İlla ki bi tekini kaybederim. Sonra o kaybolan alakasız bir yerden çıkar, ama kaybolmamış olan tekini diğeri kaybolduğu için bir yerlere atmışımdır ve bu kez de onu bulamam.

Her 2 bulaşık yıkamamın 1'inde bardak kırardım. Artık biriktirmiyoruz ya olmadığı için, kıramıyorum.

Her içtiğim 500ml'lik su şişesinin üzerindeki etiketi söker o gün boyunca onu kendime bileklik yaparım. Fotoğrafta görüldüğü gibi.

Bunu kibarca söylemenin bir yolunu düşündüm, sonra ne gerek var ki dedim. Dışarda alışık olmadığım bir tuvalette sıçamam. Güney Amerikalı futbolcuların Türkiye'ye uyum sağlamalarına benzer bir durum. Misafirliğe kalmaya gittiğim yerlerde de zor bir durum oluşturur bu. 2 gün, 3 gün, dayan dayan dayan. Mesela İtalya'ya gitsem, 1 hafta kalacağımı bilsem orda, o 1 haftayı sıçmadan geçirirdim.

Klip izleme ve bir şarkının klibini merak etme gibi bir durumum yoktur. Genelde sıkılırım. Hatta tipini bile bilmediğim dinlediğim kişiler vardır.

Yaş pastayı hiç sevmem, doğum günlerinden ve doğum günü kutlamalarından nefret ederim.

5-6 senedir aynı kilo civarındayım. 70 ±2 arasında gider gelirim. Çok sıkıcı değil mi?

Yeni girdiğim bir ortamda konuşmaktan çok incelemeyi, gözlem yapmayı tercih ederim. Yeni tanıştığım biriyle de muhabbet etmek için kendimi kasmam. Muhabbet edebileceğim biriyse konuşurum elbet. Birkaç diyalogtan sonra da anlaşılır o kişinin uygun kafada olup olmadığı, muhabbet edilebilitesi. Sırf laf olsun, konuşalım, susmayalım diye konuşmaya çalışmam yani. Bu tip ortamlarda oluşan sessizlik birçok insanı gerer ama ben rahat olurum. Ee niye sustuk moduna giren ve bunu 10 dakikada bir dile getirenlere de ayrıca uyuz olurum. Susan sadece ben değilimdir. Muhabbeti tek başına ilerletmesi gereken de.

Uykuya karşı olan zaafım yüzünden, işe geç kaldığım ve bu yüzden işten çıkarıldığım, sınava gidemediğim olmuştur.

İddaa'da hep tek maçtan yatarım. Alışkanlık haline geldi artık.

Gece deniz kenarında, sahilde sabahlamayı severim ve bunu yapmak isterim senede birkaç kez. Ama yanımda yandaş bulamadığım için çoğu zaman pek gerçekleştiremiyorum. "Lan olm deli misin?" gibi yaklaşımlarda bulunuluyor tarafıma.

Uyurken ve işerken hapşırmışlığım vardır.

Arkadaşlarımın bir çoğu "lan ne adamsın" der. "Ne adamım lan?" diye sorduğumda cevap veremezler. Ne adam olduğum hala belirsizliğini koruyor.

Dış görünümüme pek fazla önem vermem. Saçım başım dağınık, yataktan kalktığım haldeki saçlarımla, ütüsüz bir tişört ya da gömlekle çıkarım dışarıya. Annemin tüm "ver de ütüleyeyim" ısrarlarına rağmen. Biraz yırtılmış kıyafetler de dahil buna. O yırtık kıyafetler farklı bir şey giyiyormuşum gibi hissettirir bazen.

Yapamadıklarım diye birşey yok.
Yapmadıklarım var. Tüm bunların yanında bir de;
Hala çekip gidemedim, şöyle bir aylığına en azından.

Dağınık ve düzensiz bir odam olduğunu söylemiştim önceden. Fotoğrafını çekip koymaya utanıyorum valla, o derece artık.

Bu konuda söyleyecekleri olmasını istediklerim:

Schrödinger'in Kedisi
Mathilde Tahon
Kübik
mergiz
kitap gibi kız
kepazeyim
TheBigLebowski

17 yorum:

Adsız dedi ki...

Et, tavuk, balık muhabbetinde aynıyız seninle :)
Haa bir de tuvalet mevzusu var ben nasıl kendi postumda yazmamışım diye düşünüyorum :))

mergiz dedi ki...

eay tuvalet konusunda bence gücümüzü birleştirip bi şeyler yapalım. aynı dertten muzdarip herkes.

ilnevyA dedi ki...

mergiz; Çözümü yorum olarak bıraktım senin yazında :D

birgünlük; valla nedenleri de aynı mı bilmiyorum ama, heralde bu konuda benle aynı olan tanıdığım ilk kişisin :)

kepazeyim dedi ki...

Tuvalet + deniz kenarı sabahlaması + konuşmama.

Mathilde dedi ki...

Ay çok beğendim ben bu yazıyı :) Birçok şeyimiz benziyor, tuvalet kısmı hariç ahahahah :D Ayrıca bileğin de benim bileğimin kalınlığına inmiş nerdeyse :)) Benim de böyle bir yazım vardı ki:

http://aybu.blogspot.com/2010/01/mimden-gelen-7-tuhaflk.html

ilnevyA dedi ki...

Yalnız tuvalet kısmı da ne kadar büyük bi sorunmuş yani. Ben bi kendimi bilirdim :D

Bilekler evet, ben de bakınca şöyle bi ince görünüyo :)

Tembelliğimden hiç dem vurmadım farkettiyseniz. O başlı başına bir yazı konusu zaten.

schrödingerin kedisi dedi ki...

Şu bilekliğe çok güldüm :D Çok özendim vallahi ben de yapıcam, hatta böyle bir moda akımı başlatalım diyorum :D Cidden ama bir iki kişi takmaya başlasak böyle, ikoncanlar arasında moda olup çıkarsa hiç şaşırmam yani. Üzerine bi markanın amblemini koyup 100 liraya satmaya başlarlar hatta :) Zeka fukarası ikoncanlar da kapış kapış alır.

Bu arada sen mimlediğini söyledikten 20 dakika sonra falan ben de mim postumu yayınlamıştım, yani sonradan gördüm yorumunu :) Ama derhal ismini ekledim yazıya. Jet hızıyla cevaplamış oldum yani mimini. Şu tembel bünyeme bir alkış istiyorum :)

ilnevyA dedi ki...

Modaya yönelik çalışmalarım yüm hızıyla sürüyor :D Daha önce bir naylonun önemi'yle başlamıştı. Şimdi de bu. Dediğin gibi yapılsa 100 liradan moda diye parayı kırarız. Naylondan kemer yapsan 100 lira desen, moda desen deli gibi tutar. Biz bunu ciddi ciddi düşünelim bence :D

İşte ben mimledim mi böyle mimlerim, jet hızıyla döner :) Alkışlar senin için geliyor. :)

schrödingerin kedisi dedi ki...

Evet biliyorum o yazını :D Dahiyane fikirler vallahi.. Bence sen bırak mühendisliği falan, senin kıymetin asıl moda dünyasında bilinecek bak şuraya yazıyorum :D Ben zaten dünden razıyım moda dünyasına atılmaya. Köşeyi dönmemiz an meselesi :P

Bir önceki mimlememde çok zorlandın ya, bu senin mükafatındı bence :)

ilnevyA dedi ki...

Bi arkadaşım var moda dünyasına yeni yeni girdi. Onla irtibata geçecek kadar gaza geldim yeminle :D

modafobik dedi ki...

Hehe bu maddeleme işini çok iyi yapıyorsuuun! :)

Archy dedi ki...

Şu su etiketini yanımda koluna takıyorsun acayip uyuz oluyorum. Bir gün kolunu kırma pahasına söküp alacağım haberin olsun :)

Deniz kenarında sabahlamaya gelince, bu yaz Akçakoca'da yapalım. Eğer işim var, arkadaşlarla buluşacağım vs vs gibi bahaneler üretirsen o zaman durumun vahim :)

DOREMİ dedi ki...

Ben söylemiştim tasarımda kesin bir yerlerde olabileceğini bu senin pratik zekandan kaynaklanıyor..:))

Mia Wallace dedi ki...

ne kadar enteresansın

ilnevyA dedi ki...

Hamakta sallanıyorum ondan böyleyim :D Ne kadar enteresan!

ÖZGE ŞAT dedi ki...

aaa şişe kağıdından bileklik yapan birisi daha varmış ya.yaşasın tek ben değilim vuhu ve evet şu saat-yemek ilişkisine katılıyorum gece/sabaha karşı sulu yemek yiyince çoğu insan tepki veriyor nedense :P sen kesin gofretin önce dışını kemirenlerdesin şuraya yazıyorum :P

ilnevyA dedi ki...

Valla bunu sadece kendimin yaptığını sanıyordum. Biz kaç kişiyiz? :D Gofretin dışını çocukken kemirirdim evet. Düşündüm de ben artık pek gofret yemiyorum sanırım.