Okumadan Geçme

Facebook

5 Aralık 2010 Pazar

En Gıcık Aldığım Şeyler #2 Belediye Otobüsleri

30 Mart'ta en gıcık aldığım şeyler'in ilki olan vesikalık yazısını yazmıştım. Yazmak hep aklımda olsa da çok geciktirdim belediye otobüsleriyle alakalı olan yazıyı, onlar da bizi çok geciktirdiler gitmek istediğimiz yere.

Neresinden başlayacağıma karar veremiyorum. Beynime random komutunu yolladım ve ilk gelenle başlıyorum.

Öncelikle bu otobüslerin hayattan çaldığı zamanı ele alalım.

Hiç azımsanmayacak bir zamandır bu. Matematiksel hesabını yapamıyorum ama zaten önemli olan da işin psikolojik boyutu. Psikolojik olarak ömrümün yarısını yemişlerdir. Şöyle ki;

---otobüslerin hayattan çaldığı zaman---

otobüse binilecek yere yürüyerek gidilen süre
+
otobüsü bekleme süresi
+
otobüsün dolu geçmesi nedeniyle ikinci bir otobüsü bekleme süresi
+
otobüsün içinde geçen süre
+
otobüsün kalabalık olmasının verdiği gerginlik(süre değil ama çok etkili bir etken, sonuçta ömür yiyen bi durum)
+
otobüsten indikten sonra gidilecek yere yürüyerek gidilen süre
=
ömrümün yarısı

---otobüslerin hayattan çaldığı zaman---


Otobüs hareket etmek üzereyken koşturursun, 10 metre kalmıştır otobüse, otobüs ise hafif gaz almaya başlamıştır. Filmlerde patlamak üzere olan bombaların son anda imha edilmesi sahnesini yaşarız bu anlarda. Koşarız, koşarken "ulan yetişemicem galiba" diye düşünüp bir an için duraklarız, sonra "yok lan kalkmayacak gibi oldu" diyip yeniden vites arttırırız. Bazen yetişiriz, çoğunlukla kaçırıp şoförün yedi ceddine söveriz. Kaçırdıktan sonra durakta mal gibi kalmak nasıl koyuyo adama be!


Otobüs dolu olduğu için binememe durumunu yaşamak da ayrı bir sinir bozucu durum. Sabahın köründe kalkmışsın okula, işe gideceksin, ısrarla bekliyorsun bineceğin otobüsün gelmesini, sonunda o otobüs gelir ama ya durmadan geçer, ya da durur ama sen binemeden kalkar gider. Kapasitesinin iki katı kadar insan doludur zaten o otobüste. Durup da sen binemeden kalkıp gittiğinde "ya abi orta kapıyı aç, arka kapıyı aç oralar boş yaa" seslerini ya duyarız ya söyleriz bazen. Bazen de otobüs şoförleri yolculara isyan eder, "ilerleyelim arkaları boş bırakmayalım, hadi binecek var" diyerek. Bu da şoföre sövme sebebidir. Üstüste binmişiz ulan daha ne kadar sıkıştırcaksınız. Ya otobüsteki kişiler tarafından ya da otobüse binemeyen kişiler tarafında küfür yiyecektir o şoför kaçışı yok.


Havaların sıcak olduğu zamanlarda otobüsün gittiği doğrultuyu hesaplayarak oturmak da çok önemli bir husus. Güneş vuran tarafına oturursan o sıcakta pişersin, terlersin. Hatta bazen mecburiyetten o tarafa oturman gerekir. Güneş gelen tarafta iki koltuk da boştur, koridor tarafına oturursun. Sonradan binen biri oturmak istediğinde yana doğru dönme hamleni yapar, o kişiyi cam kenarına hapsetmek istersin. O anda yaptığın bu piçlik, sana küfür olarak geri döner. Ama o küfreden kişi de aynısını yapıyordur umursama sakın! Senin başına az gelmedi bu durumun aynısı.


Nispeten boş olan otobüslerde biz erkekler en öne oturmayız. Biliriz ki yaşlı birisi gelecek ve illa ki biz oradan kalkacağız. Kızların ise ilk tercihi öndeki koltuklar olur. Adriana Lima havasıyla otobüse binen kızımız başka hiç bir yere bakmadan hemen ilk bulduğu boş koltuğa can simidine sarılır gibi oturur.


Yanıma oturan kişi durumu var ki bu da can sıkıcı olabiliyor. Yanım boş, bir kaç kişinin daha yanı boş, otobüse binen güzel bir kız hiç bir zaman benim yanıma oturmaz. Gider otobüsün en tipsiz adamının yanına çöker. Nuri Alço gibi mi görünüyorum lan ben dışardan?!?! Hayır yanıma birinin oturmamasını yeğlerim ama sonunda şu olur: Benim yanıma da sonunda bir adet göbekli amca çöker. İşte o an tam bir Umut Sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları anlarındandır. Bir de yanınıza oturan kişinin ilk boşalan koltukta yanınızdan kalkıp o koltuğa geçmesi durumu var. Bu da kötü hissettirebilir bazen. Tamam oturmanı istememiştim ama madem oturdun kalkma!


60 yaşın üzerindeki teyzeler ve amcalar vardır. Bir şey olsa da ona buna laf atsam meraklısı. Telefon çalar "beyfendi otobüste telefonla konuşmak yasak, lütfen kapatın o telefonu, hepimizin canıyla oynuyorsunuz" der. Bunu demeye programlanmıştır bu amcalarımız, teyzelerimiz. Benim başıma ise farklı şekilde gelmişti bu. Otobüste oturuyorken; yerde kenardaki havalandırma gibi bir şeyler oluyor ya otobüste, ayağımı onun üzerine koymuşum. Adamın biri çıkıp orası ayak koyma yeri değil demesin mi? Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.



Otobüste başıma gelen en eğlenceli şey, ya da şöyle diyim benim en eğlendiğim şey bir kazaydı. 30A ile Mecidiyeköy'den Beşiktaş'a giderken Barbaros Bulvarı'ndan aşağıya inerken öndeki taksiye çarptı otobüs. Ben de sıkı tutunmadığım için ve ani fren etkisiyle yere yapıştım. Benim önümdeki bir kız 2-3 tur yuvarlandı filan. Neyse beni bi gülme tuttu, düşüşüm ve o kızın düşüşü bana ne kadar komik geldiyse, neden komik geldi hala bilmiyorum da, otobüsten indiğimde eve gidene kadar aklıma geldikçe kahkaha attım. Karda yere düşünce de gülme tutar beni, bir yandan da söverim o ayrı.


Okula derse giderken bir sabah, yanıma para almayı unutmuşum, bilette de hiç kalmamış ama bilmiyorum. Otobüse bindim biniş yok kartta. İlerde basarım abi dedim. Geçtim arkaya, cebe baktım para da kalmamış. Şoför bilet alınabilecek duraklardan birinde durdu, biletini almayanlar alsın diye bağırdı. Ben inmedim tabi inip napıcam. Sonra şoför otobüsten indi geldi beni arkada buldu niye almıyosun biletini dedi. Dedim abi böyle böyle yanıma para almayı da unutmuşum. Baştan söylesene, o zaman binme otobüse dedi bastı gitti itoğlu! Öylece kaldım orda, paraya da, parasızlığa da, belediye otobüslerine de bir kez daha lanet ettim.


Metrobüs çilesi var artık bir de. Ama en azından katlanılabilirliği var. Trafiğe takılmadan gidebiliyorsun yarım saatte, eskiden 2 saatte gittiğin yolu.



Bak bak Japonlara bak nasıl yapmışlar otobüslerini. Bize ne zaman gelir lan bu otobüsler?

13 yorum:

StummScream dedi ki...

Hahaha aklıma şu yere düşünce gülme olayından sonra bir anım geldi.

İlkokula giderken her çocuk gibi adeta robot şeklinde mont, üzerine çanta, boyuna beslenme asılır sonrasında servise binerken o çanta hiç çıkarılmaz hep sırtta taşınır.
Servisi kaçırdığım bir gün otobüsün en arka koridor hizasında oturmuştum. Çantayı çıkarmadığım için koltuğun epeyce ucunda oturuyordum ve şoförün ani freniyle koridora uçtuğumu hatırlarım halen gülerim =D

DOREMİ dedi ki...

:))Gerçekten bu konuda çok haklısın..Ne zaman insana yaraşır bir seviyeye gelecek bu turlar..?:))

ilnevyA dedi ki...

Stumm; Düşmek bazen çok eğlenceli evet :D

cwrm; Biz göremeyiz herlade insana yaraşır hale geleceği günü. Ha insana yaraşır hale de gelse benim gıcık almam değişmeyecektir büyük ihtimalle.

francesca mckennitt dedi ki...

İETT de anlasa bunu bi.. Bir de o kadar işkence çekiyoruz ama deli gibi yol parası veriyoruz. Ben sabah metrobüse binmemek için-daha doğrusu binmek bayağı çileli, gitmek daha da çileli olduğundan- sabahki derslerime gitmiyorum mesela. Kadir Topbaş anlamaz tabi bunları!

Archy dedi ki...

Baya dertliymişsin be :)

3 hafta önce Görükle'den Bursa terminale gitmemiz lazım. Saat 23:30 belediyeye bineceğiz biletimiz yok. Şöföre sorduk bir satmıyoruz dedi. "Eee biz ne yapacağız" dedik, binen yolculara "tek tek soracaksınız olana parasını verip rica edeceksiniz" dedi. Bizde mecburen terminale varana kadar her binene sorduk zor bela 3 kişiyi tamamladık..

. dedi ki...

"başka hiç bir yere bakmadan hemen ilk bulduğu boş koltuğa can simidine sarılır gibi"

nası tanıdık :D yazdığın her şeyi birebir yaşamış gibiyim, otobüs insanları yakınlaştırıyo bi yandanda. dertlerimiz, hüzünlerimiz, keşkelerimiz ortaklaşıyo bi yerde.

the bus. connecting people.

İrma dedi ki...

nerde kızlar en önlere otururlar örneği??? kim diyor bunları kim kim kim...
yok öle bişi teee en arkadaya gidiyorum ki yaşlı bir teyze başımda bitip yer ver diye cık cıklamasın.
zaten çoğu zaman yer veren biriyim ama ona rağmen cık cıkladıkları zaman hiiiç kalkasım gelmiyor sinirlerimde bozuluyor bu nedenle en arkalarda bir yere oturuyorum.
yani sırf erkekler değil kızlarda arkalara ilerliyorlar.
benim bir diğer şikayetimde izmirde biletlere gelen zamlar. zaten öğrencilikten yeni çıkmışım o öğrenci biletinin verdiği mutluluğu bırakmışım bi de üzerine tam bilete zam gelince kafayı yemek üzereyim:/

ilnevyA dedi ki...

İrma; istisnalar kaideyi bozmaz canım :) lise sondayken biz bu yer verme işine bir çözüm bulmuştuk arkadaşla. 30'lu yaşlardakiler bile yer verelim diye gözümüzün içine bakarlardı. Biz de çözüm olarak yanımızdaki deneme sınavlarından birini açar ondaki soruları irdeliyor gibi yapardık. Böylece sorunsuz bir yolculuk olurdu :D çok şeytancaymış evet.

xavinin görümcesi; o nası süper bi nick öyle ya. Iniesta'nın görümcesini de kap gel. Daha yazılacak bir sürü farklı boyutu vardı aslında. Ter kokuları falan filan da. Yeter dedim.:D

Selami; daha neler neler yazardım da bakma rtük!

francesc fabregas mckennitt; xavi'yi görünce seni de fabregas yapasım geldi :D valla asıl anlaması gerekenler onlar. onları her gün bu çileye sabitleyeceksin, 3. günde değişir bazı şeyler.

kirliselpak dedi ki...

akbilini sevim senin.. aklını sevim gibi bi sey yani..

modafobik dedi ki...

Ahahahah süppper! :))
Özellikle fotoğraflarla yazının içeriğine bittim!

Dallama Blogger dedi ki...

adam sonuna kadar haklı. benimde kafamda var başıma gelenleri yazmak ama sen yardırmışsın.

ee nediyeyim ? bunlar babadan oğla nesil heralde

ilnevyA dedi ki...

Telekinesis; yaz hocam, bir de senin pencerenden görelim bu mağduriyeti.

kirliselpak; Akbilimi sevemiyorum, öğrenci akbili değil.

modafobik; bir de kendi çektiğim fotoğraflar olabilseydi daha yerinde olacaktı ama. Bu kadarına talim.

ÖZGE ŞAT dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.