Okumadan Geçme

Facebook

22 Ocak 2012 Pazar

Askerlik #2 Başlangıç

Teslim olmamla beraber, tamamen farklı bir dünyaya girmiş olmanın verdiği yabancılık hissi, çekingenlik vardı. Kamuflajları almaya gittiğimizde üniversitede aynı bölümde bir üst dönemim olan arkadaşımı gördüm. Ben 7 yılda bitirmiştim ya, o 8 yılda bitirdi, aynı senede bitirdik yani. Bitirdiğimiz kesinleştikten sonra da helalleşmiştik, ama hayat bu ve tesadüflerin ne zaman ne yapacağı belli olmuyor işte. Askerliğimiz aynı yere çıkmıştı, aynı bölükteydik ve üstüne üstlük aynı koğuşa da düşmüştük.

2 haftalık askerliğin yarısı beklemekle geçti heralde. Kıyafet alırken bekle, fotoğraf çektirirken bekle, yemek sırasında bekle, revire kontrole git bekle, içtimada bekle- günde 4-5 tane içtima oluyordu heralde bu 2 haftalık süreçte, nasıl bir çileydi-. 2 haftada 100 küsür tane imza atmışızdır önümüze konan kağıtlara. Kimisi de okuyup imzalama derdine düşmüş. Sanki imzalamama gibi bi' hakkı varmış gibi?! Arada bir okunan talimnamelerde yasaklardan bahsediliyor. İlk 3-4 cümleyi dinledikten sonra; "sıçmak da yassak mı gurban diyesi" geliyor insanın.

Askerlikle alakalı herkesin söylediği ortak şeylerden ilkidir heralde "askerde mantık yok" klişesi. Askerde madem mantık yok, daha kolay geçmesi için hiçbir şeyde mantık aramayacaksın ve hiçbir şeyi sorgulamayacaksın bu neden böyle diye. Ki aslında bazı şeylerin de mantığı var kendi içinde bakınca. O kadar kişiyi bir arada disipline sokmak için yapılan bazı şeyleri anlayabiliyosun. Bu dediğime inandım mı ben de bilmiyorum. Askere gelmeden önce en çok askerdeki şekilci davranışlar nedeniyle çekincelerim vardı. Askerlik şubesine gittiğimde şube başkanına çay götüren askerin odaya girerken ve çıkarken her defasında hazır ola geçip selam vermesi, sürekli herkese komutanım demek filan. Benim hiç gelemediğim türde şeyler bunlar. Ama bir süre sonra mecburen yapıyosun ve uyum sağlıyosun. Çok esnek yaratıklarmışız bunu anladım.

Mantıktan bir haber yok yine bana.

Arada bir kendimi La Vita é Bella filmindeki gibi düşünüyorum. Bunların hepsi bir oyun! Askerdeyken aklıma takım dendiğinde; TS,GS,FB veya BJK değil kaçıncı takımda olduğum, manga dendiğinde ise; japon çizgi romanları ya da müzik grubu değil kaçıncı mangada olduğum geliyor.

En çok özlediklerim; yalnız kalmak, müzik dinlemek, film izlemek, doya doya uyumak. Özellikle topçu marşından gına geldi. Yemin töreninde söylemek için ezberledik, millet gaza geldi, sabah akşam marşı söylüyo. Tam dilime sevdiğim bi şarkıyı dolamış oluyorum, pat yine topçu marşı. Sabah akşam beynimde topçu marşı çaldı 18 gün boyunca.

Ben askere gelirken; biraz kafamı dinlerim, askerlik sonrası ne yapacağım konusuna ağırlık veririm filan diyodum ama, burda insan kendisiyle başbaşa kalıp da düşünemiyor hiçbir şey kolay kolay. Hatta bildiğim şeyleri unutuyorum bazen. Garip bi kafa.


26.12.2011

Lan o bu değil de ben 40 gündür filan her sabah yatağımı topluyorum burada. 25 yıllık yaşamımda 10 kez yapmadığım ve askerlikten sonra -kaç yıl yaşarsam artık- 10 kez daha yapmayacağım şey.

1 yorum:

Mia Wallace dedi ki...

La Vita é Bella gibi olsa keşke oyunmuş meğersem